16 Temmuz 2013 Salı

SENLİ YALANLAR-2

          
 İç Bulanıklığı


Duman altı aşk ve yalnızlık kokan
Şiirlerim var benim,
Kimseye yazılmamış.
Bir de namahrem düşlerim...

Uzun menzilli bakışlarına eklediğin
anlık gülüşlerin,
Üstüne kokunu sindirdiğin kadınların,
Dört nala çarpan kalbine rağmen,
Seni sevmek meşru müdafaa sayılır
Sevişmek ağır cezalık...


SENLİ YALANLAR-1



    Yoktun...

Bir karanfil açıyordu bahçemde
Ellerimle büyütüp.
Yüreğimle öldürüyordum...

İçim içimi,
Dışım yine içimi kemiriyordu
Çok ışıklı bir ruhsuz binaların gölgelerinde,
Ruhumun derinliklerinde,
Sokak lambalarının karanlığında,
Gözümün aydınlığında
Seni arıyordum,
Yoktun...

14 Temmuz 2013 Pazar

UYKUSUZA MASALLAR-3




Yine uzun bir gece...
İçimdeki utanç öldürüyor beni..
Dostuz biz diyorum içimden, 
İçim, dostlukta aşka dahil diyor...
Yüzüne bakmaya utanıyorum,
Kalbim utanmıyor ...

-Ayıpla beni gülüşünle-

13 Temmuz 2013 Cumartesi

UYKUSUZA MASALLAR - 2-




(Dışarıda hayat var)

Bu masalı kendime yazdım.
İçinde hüzün, mutluluk, belki biraz da aşk var.
Hayat gibi aslında...Belki biraz da hayal...
Sonu başından belli, başı sonundan hicazkar...

Bir bakış mesafesinde görmezden gelinebilir mi insan,
Ya da
Bakarsam görürüm,
Görürsem ölürüm reddedişi mi beyninin...

Oysa etrafımda çiçekler uçuşuyor görmüyor musun...
Baloncu çocuklar,
Trafik kargaşası,
Ölümler, cinayetler
Yeni doğmuş bebekler...
Dışarıda hayat var,
Bende hayat var...

Korkma masal bu,
Öylece dur ve sadece bak,

-Gülüşün, bir ömre bedel-

30 Eylül 2012 Pazar

ölüm kokan insanlar...



Sevgilim…

Kızıyorlar bana seni tanımayanlar…

Bunca sen olduğum için, bende kalmadığım için kızıyorlar. Ben hepsine gülüp geçiyorum…

Hiç sevmemiş onlar, doğmadan ölmüş yaratıklar hepsi, üstelik mezar taşları yok, bu yüzden yatamıyorlar huzurla, isimleri bir yerde yazsın istiyorlar.

Taş üstünde de olsa yazsın istiyorlar, kendileri olmak istiyorlar.

Bir mermerin üzerine, siyah harflerle yazılmayı bir yüreğin üstünde

sesli harflerle yazılmaya tercih ediyorlar…

Acıyorum onlara…

Bir melodinin peşi sıra yaşadıkları ve yaşayacakları ne varsa feda edip, tek bir notadan eşsiz bir şarkı çıkarmayı hiç öğrenmemişler… Beni anlayamıyorlar…

Aşkın yüzüne kapıyı çarpmışlar doğmadan, ne sesini ne kokusunu duymuşlar.

Tek istedikleri kendileri olmak ve kendilerini yeniden doğurmak kirli bedenlerinden…

Oysaki benim tek istediğim sende yeniden doğmak, ölmek pahasına var olmak, yaşamak pahasına var olmak, hep sende var olmak…

Biliyorum…

Senin kokun aşkın kokusu, sesin en güzel tınısı ruhumun… Duymuyorlar, kulaklarını örten keçeleşmiş saçları yüzünden duyamıyorlar, sen de acı onlara, acınacak haldeler…

Konuşmuyorum kimseyle…

Konuşursam sesini duyacaklar, kıskanacaklar irinli kalpleriyle… Seninle haset aynı yerde yaşamaz, yakışmaz yanına…

Bu yüzden konuşmuyorum, çığlıklarımı aşka saklıyorum…

Öyle güzel seviyorsun ki beni,

Daha bir yok olmak istiyorum ruhunda…

Ateşinde daha bir yanmak, silinip gitmek istiyorum yeryüzünden… Adımı bilen tek bir yaratılmışın kalmadığı bir zaman yeniden sana dönmek için…

Kızsınlar bana, sen aldırma sevgilim…

Ben acırım onlara, sevişmeden çürümüş bedenleri için ağlarım… Onlar bana kızdıkça daha bir sıkı sarılırım yüreğine, daha bir arınırım hayattan, daha bir yalın sevişirim…

13 Aralık 2011 Salı









Beni sev,

Ama öyle bir kadını sever gibi değil

Kardeşin gibi hiç değil,

Başka türlü sev…

Bir tarifi yok bunun,

Bir gün nasıl olduğunu bulabildiğimde

Fısıldarım kulağına…

Ama sev sen,

Öyle hiç kendini zorlamadan, yorulmadan

Sevdiğin bir manzarayı izler gibi zahmetsiz…

Sevdiğin bir şarkıyı mırıldanır gibi, kendiliğinden

Öfkelendiğinde kızar gibi her şeye, keskin…

Ağladığında,

Tuzlu bir damla gibi

Dudaklarının kıyısına değmesine aldırmadığın

Tadına aşina…

Bunlar gibi sev

Her güne uyanıp her şeyi ezberden yaşar gibi

farkındasız…

Çocuğun gibi, karşılıksız…

25 Kasım 2011 Cuma





Sevdiğin deniz,

Hep mavi kalacak sanırken sen

Ve mavisine güvenirken ve mavisini severken


Bir de bakıyorsun bir zaman sonra kırmızı…

Ya da karanfiller artık kokmayı bırakmış,

Ve rüzgar saçlarını okşar gibi değil de,

Hep yüzünü tokatlar gibi esmeye başlamış…

Yani yorgun bir içim

Ve öpülmeden geçmeyecek yaralarım var

Dudaksızlığında günlerimin…

14 Haziran 2011 Salı

umduğun gibi değil hayat, hep bildiğin gibi...






Dök içini…

Zehrini akıt

Bırak rüzgâra, alıp götürsün ..



Yağmura ver yüzünü,

Yıkasın…

Kirlettiği gibi..



Güneşe dön,

Kurutsun gözündeki yaşları…

Nasıl yaşanır bunca acıyla…


Hayat bu,

Umduğun gibi değil,

Hep, bildiğin gibi...

28 Şubat 2010 Pazar

İyi Geliyorum Kendime...





Bir aşk şarkısı dinleyemeyecek kadar mı körleşti yüreğim..
Birkaç satır yazamayacak kadar…

Soğuk değil hava,
Farkındayım.
Ellerim üşüyor sadece..
Yüreğim hala sımsıcak
Hala seninle dolu..
Aldırma sen benim boş vermişliğime,
Kızgın, küskün de değilim.
Dilimde lanetler yok havaya savrulan
İyiyim bile aslında
Özlüyorum sadece,
Sever gibi bakan gözlerini…